Sosyal Medya

Güncel

Akif Emre’nin ‘sahici cümleler’i-Yusuf Ziya Cömert

Akif’i Rahmet’e yolcu ettik evvelsi gün. Bütün dostlar oradaydı. Hepimiz yaralıydık. Birbirimizin yarasını görüyorduk. O günün havası hala üzerimde. Dağılsın istemiyorum. Yaklaşık üç ay önce, yani Akif sağken, bu köşede yazdığım yazıyı tekrar yayımlamak istedim. Rahmet’e, Mağfiret’e vesile olsun.



“Geçen gün, Akif Emre’nin yazısını okuyorum. Akif, benim kırk yıllık arkadaşım.

Kırk yıl, burada, ‘kesretten kinaye’ deÄŸil. Gerçek. Akif’le 70’lerin sonunda tanıştık. Kırktan aÅŸağı, insem insem 39’a, bilemediniz 38’e inerim.

Akif, istikamet sahibidir. Fikirleri, benim için her zaman kıymetlidir. Endişeleri, benim de endişemdir.

Akif’in yazısını okurken, birdenbire, ‘güncel’in içinden çıktığımı hissettim.

Hangi yazısı? Onu da söyleyeyim. 18 Åžubat’ta Yeni Åžafak’ta yazdığı ‘Sahici cümleler kurabilmek’ baÅŸlıklı yazısı.

“Modern dünyada Müslümanlar nasıl bir hayat yaÅŸamak istiyor?”

Bu soruyla başlıyor yazı.

Birden, bu soruyla ‘Müslümanlar’ın arasındaki mesafenin ne kadar açıldığını düşündüm.

Hadi ‘modern dünya’ kısmını bir tarafa bırakalım. Sorunun geri kalanıyla iktifa edelim. ‘Müslümanlar nasıl bir hayat yaÅŸamak istiyor?’

Yani biz, nasıl bir hayat yaşamak istiyoruz?

Bu sorunun cevabına dair ÅŸeylere, biz eskiden ‘dava’ diyorduk.

Tam burada, Ä°smet Özel’den iÅŸittiÄŸim, “Davayı kaybettik” cümlesi geldi geçti kafamın içinden.

Yenildik, maÄŸlup olduk’ demek istemiyordu Ä°smet Özel. ‘Dava diye bir ÅŸey vardı, onun ne olduÄŸunu kaybettik’ anlamına söylüyordu.

Ne kadar kaybettik?

Adamın ‘hafıza’ sorunu varmış. Hekime gitmiÅŸ.

Nedir ÅŸikayetiniz?

Efendim, bana bir unutkanlık arız oldu. Her şeyi unutuyorum.

“Ne zamandan beri” diye sormuÅŸ hekim.

Adam, şaşkın şaşkın, gafil gafil bakmış.

“Ne ne zamandan beri?”

Galiba o kadar kaybettik.

Neydi o?

Neyi konuÅŸuyoruz? Hangi dille konuÅŸuyoruz?

Kimlere kulak veriyoruz? Niye kulak veriyoruz?

Ellerimiz temiz mi?

‘Kar yaÄŸarken kirlenen bir ÅŸey’ mi oldu bizim elimiz, yüzümüz?

Nasıl bir hale düçar olduk?

Biz, Kitab’ı niye okuyorduk? Kitab’ı... Kur’an-ı Kerim’i.

Mesela, Necip Fazıl’ı, Sezai Karakoç’u niye okuyorduk?

Nuri Pakdil’i, Rasim Özdenören’i, Ä°smet Özel’i, Cahit ZarifoÄŸlu’nu... Mustafa Kutlu’yu... Atasoy MüftüoÄŸlu’nu...

Seyyid Kutub’u, Malik Bin Nebi’yi, Hasan el-Benna’yı, Mevdudi’yi?

Ä°mam-ı Gazali’yi... Fıkh-ı Ekber’i... Ä°mam Rabbani’yi... Ä°bn Arabi’yi...

Ali Åžeriati’yi, Hamidullah’ı...

Mevlana Celaleddin Rumi’yi, Feridüddin Attar’ı...

Åžeyh Galib’i, Fuzuli’yi...

Elmalılı Hamdi Yazır’ı... Mehmed Akif’i...

Kasten, çoÄŸu kimsenin birarada anmaktan hoÅŸlanmadığı ÅŸahsiyetlerin isimlerini, ‘silsile-i meratip’ gözetmeksizin art arda yazdım.

Biz, bunların hepsinden, güzel bulduğunu almayı seven bir kuşak olarak yetiştik. Buna lütfen karışmayın!

Dünyanın filozoflarını, romancılarını, ÅŸairlerini... Marx’dan Sartre’a, Dostoyevski’den Rilke’ye kadar, kim varsa, ilave edebilirim.

Niye okuduk, ne olacaktı bunları okuyunca?

Åžimdi, ben, Akif Emre’nin sorusundan uzaklaÅŸmış gibi oldum. BaÄŸlamından çıktım. Ama dönerim.

Biz, bütün bunları, bütün bunlar ‘fena fil gürültü’ olsun diye mi okuduk?

Yer ile gök arasını doldurdu, ‘ikiye katlanmış’ abuk sabuk twittler!

Sanal çöp dağları.

Öyle mi yazıyordu Mesnevi’de, Fi Zilal’de?

Bütün bunların hepsi, kapa parantezi, çarpı sıfır.

Ne olur o zaman?

Yoksa, ‘sıfır’la deÄŸil, negatif bir sayıyla mı çarpıyoruz?

Bir ‘kirlilik anaforu’ herkesi paçasından kendi süfliliÄŸine doÄŸru sürükleyip duracak mı?

Akif Emre’nin yazısı, görüyorsunuz, beni ta nerelere götürdü.

Halbuki, Akif’in soruları, benim sorularıma nazaran daha esaslı.

“Türkiye’deki düşünen, Müslüman olduÄŸunun bilincinde olan toplum ve fertlerin amacı, sosyal ve bireysel hayat standartlarının yükseldiÄŸi, teknolojik harikalar gösteren, mesela bir Japonya olmak mıdır?”

“Müslüman toplumların sorunu sadece hayat standardına ulaÅŸmak deÄŸil, modern dünyaya karşı anlamlı bir tekliflerinin olup olmayacağıdır.”

Anlamlı bir teklif?

Evet... Böyle sorularımız, böyle cevaplarımız vardı.

Akif Emre’nin bizi esaslı meselelere, esaslı sorulara çağırma çabasını selamlıyorum.”

22 Åžubat 2017, Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.